27 Ağustos 2012 Pazartesi

Balık Tutmak



Balık tutmak çok mutlu ediyor. Nedenini düşünüyorum bir türlü bulamıyorum.
Neden, nedenini düşünüyorum? Çünkü ben de kendime şaşırıyorum. İçimde hissettiğim coşku çok büyük.
Bugün Adrasan’da o tırtır balıkçı teknesiyle çıktığımızda bir balık bile tutamadım. Hayır balık vardı. Toplam 15 iri palamut tutuldu. Ben balık avlayamadım ama avlayanların heyecanını paylaştım,  balıklarını iğneden çıkardım. O nasıl bir haz? Nasıl bir heyecan? Balıklara dokunmak, kokularını duymak.

Emeklerin sonucunu almak.
Sanıyorum beni mutlu eden bu.
Oltayı hazırlamak tam bir mesai. Önce ucuna çapariyi takmak gerekiyor. Çapari bir süngere sarılı, uçlarında tüy olan, 10'lu 5'li iğne. Sırayla açıp, dikkatlice bir yere batırmadan ve etrafa dolaştırmadan açmak gerekiyor. Ucundaki kurşunu denize atınca dolanmasını engellemiş oluyorsun.  Böylece açtığın her iğne otomatik denize düşüyor. Ah o iğneler bir kumaşa takıldı mı? Spor ayakkabının ipi, tshirtünün kenarı… Çöz çözebilirsen. Ucundaki tırnak bir türlü çıkmıyor. Kumaşı, ipi kesmek zorunda kalıyorsun. Çapariyi de oltaya taktın mı, tamam. Balık tutmaya hazırsın.
Şimdi de uzun bir bekleme süresi. Oltayı sarıp toplama, sonra gevşetme, arada “geldi mi?” diye düşünüp motoru hızlıca, merakla döndürme. Sonra hayalkırıklığı. Ve tekrar bir deneme. Oltalar suya.
Deniz de bugünkü gibi dalgalıysa yüzüne tokat gibi gelen su. Bence denize saygıda kusur etmeyeceksin. Çöpün düştüyse eğilip bir zahmet alacaksın. Dalgası yüzüne çarptığında hürmet gösterecek, ıslansan da kızmayacaksın. Korkacaksın denizden. Mesafeni bileceksin.
Sabırla beklediğinde oltada ağırlık veya titreşim hissettiğinde balık gelmiş demektir. Böyle bir zevk bilmiyorum. Diğer kızlar benim gibi değil. Bütün kalbimle tutku yaşıyorum balık tutulma anlarında. "Zafer bizim" duygusu. Balığı elimle yakalayıp iğnesinden çıkarmak ve su dolu kovaya atmak. Kaç tane oldu diye saymak, her balıktan sonra hiç üşenmeden.


Adrasan balık avı günü de bu duygularla geçti. Eşsiz doğa manzaraları içinde başka hiçbir şey düşünmeden doğayla birbirimize karıştık. Mola verdik, kahvaltı ettik. Mola verdik, bakir koylarda suyun içinde sabah kahvemizi içtik.
Unutmadan bu sabah 5.30’ta kalktık. 6’da takamızın yanındaydık. Çok güzel bir gün oldu, doyamıyorum anlatmaya, resimlere bakmaya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder