Bisiklete binmeyi seviyorum.
Doğayla bütünleşmek güzel geliyor. Deniz kokusu, yüzüme çarpan rüzgar, Bostancı'yı geçtikten sonra yere doğru sarkan ağaçlar yüzüme değiyor, ben de ağaç olmak istiyorum. Küçüklüğüm geliyor aklıma. Yalova'da bisiklete binişim, dedem...Sevgi hissediyorum bisiklete bindiğimde.
Bisiklete binmeyi seviyorum.
Çünkü eve geldiğimde hafiflemiş hissediyorum kendimi. Yorgun olsam da rahatlama duygusu oluyor bir şekilde. Sonra aynaya bakıyorum bacaklarım sıkılaşmış mı diye, kendimle gurur duyuyorum. 30 yaşımda ilk defa düzenli spor yapabildiğim için kendimi pohpohluyorum aferinlerimle. Bisiklet sayesinde ilk defa hayatımda düzenli spor yapıyorum.
Bisiklete binmeyi seviyorum.
Çünkü özgür oluyorum. Uçuyorum sanki. İnsanların, hayvanların arasından süzülüyorum. Kayak yapar gibi aynı. Serin hava yüzüme çarpıyor ve ben kayıp gidiyorum. Düşüncelerimin içinde. İşte o zaman bütün işleri, güçleri, dertleri, yapılacakları unutuyorum. Yazı yazarken oluyor bir de. Konsantre oluyorum başka bir dünyaya, altımdan yolun nasıl kaydığını anlamadan dönüşe geçmiş oluyorum.
Bisiklete binmeyi seviyorum.
Çünkü bu sayede görüyorum, öğreniyorum, besleniyorum. İki elini de serbest bırakarak bisiklete binen kız, dıgık dıgık diye yaylanarak yürüyen mor şortlu uzun boylu kız, bazen kıskanılacak bakımlılıkta koşan hanımlar, roller blade yapan enerji dolu15likler, balık tutan amcalar, sevgilisiyle sandviç yapmış yiyen çimlere portatif sandalyesini açmış çift, köpek gezdiren aileler, uçurtma uçuran çocuklar, uzaktan kumandalı çılgın arabasını süren genç. Hele bir de bisikletiyle yanından geçerken parfümünü bırakanlar yok mu? Genç yaşlı, çirkin yakışıklı farketmiyor, bende uyandırdığı duygu "hoş".
Bisiklete binmeyi seviyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder